Gaziantep merkezli MB Holding, Avrupa’nın önemli jeotermal enerji santrali (JES) projelerinden birini Hırvatistan’a kuruyor. MB’nin, Hırvatistan’dan sonraki durağı Gürcistan olacak.

Yaklaşık 50 yıldır inşaat, enerji medikal tekstil, perlit, seracılık ve turizm konularında faaliyet gösteren Gaziantep merkezli MB Holding, Avrupa’nın önemli jeotermal enerji santrali (JES) projelerinden birini Hırvatistan’a kuruyor. Türkiye’nin ilk özel sektör jeotermal elektrik santrali tesisini kuran  MB Holding, şimdilerde gözünü yurt dışına projelere dikti.

MB Holding’in, Hırvatistan’dan sonraki durağı Gürcistan olacak. MB Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Uluslararası Jeotermal Enerji Birliği Başkanı Muharrem Balat, jeotermal enerji kaynaklarından nasıl daha fazla yarar sağlamanın peşinde olduklarını söyledi. Jeotermal enerjiyi seracılık faaliyetlerinde “Sultan Sera” firmasıyla yürüten MB Holding, ürettiği domateslerin yarısını ihraç ediyor. MB Holding, şimdilerde kurutulmuş meyve ve sebze için araştırma yapıyor. MB Holding, 195 dönüm alan üzerine kurmayı planladığı tesis sektörün en büyük termal projesi olma iddiasını taşıyacak.

İstanbul’da verdiği bir konferansın ardından 2020 yılı itibariyle elektrik enerjisinin yüzde 35’ini yenilenebilir kaynaklardan karşılamayı hedefleyen Hırvatistan’ın kapılarının açılmasını şöyle anlattı: “Aydın bölgesinde kurduğumuz DORA-1’in nasıl meydan geldiğini anlatmam için İstanbul’da konferansa davet edildim. Konferansta Dora-‘in nasıl meydana geldiğini anlattık. Hırvatistan’da bu konularla ilgilene bir arkadaş var. Daha önce bu konuyla ilgilenmiş hatta 4 megawatt’lık bir üretim yapabilir miyiz diye bir şirket de kurmuşlar. Kimse cesaret edipte gelip yatırım yapmamış. Ben konuştuktan sonra tercüman ile gelip beni buldu. Dedi ki; ‘Bizim böyle bir düşüncemiz var ilgi duyar mısınız?’ Böylece Hırvatistan olayımız başlamış oldu. Hırvatistan’da bir ilk olduğu için bazı zorluklarla karşılaştıklarını ama buna rağmen yılmadan yollarına devam ettiklerini söyleyen Balat, İlk santralin 30 milyon Euro yatırım bedeli var. Jeotermal yatırımlar biraz riskli yatırımlardır. Ama verimli ve düzgün çalışırsa da çok yararlı fizibil bir santraldir. Bizim bu 30 milyon Euroluk santral kendisini 4 yılda amorti edecek. Çünkü bunların teşviki daha fazla mesela. Türkiye’dekinden daha fazla teşvik ediyorlar.”

“JEOTERMAL, PETROLDEN DAHA KIYMETLİ”

Hırvatistan’ı biraz yoluna koyduktan sonra Gürcistan’a da gidecekleri bilgisini veren Balat, Gürcistan’dan da davet aldıklarını söyledi. Jeotermal enerji santrallerinin öneminin yeni kavrandığını aktaran Muharrem Balat, “Eskiden jeotermale rağbet yoktu. Yenilenebilir enerji kaynakları daha yeni yeni gündeme geliyor. Türkiye’de de Ege bölgesinde var. 2020 yılına kadar belki 1500-200 megawatt’a geleceğiz Türkiye’de” dedi. Jeotermal kaynakların iyi kullanıldığında hiç bitmeyecek bir enerji kaynağı olduğuna vurgu yapan Balat, “Türkiye’nin yüzde 20-25 miktarı ancak hidrolik enerjilerle elde edilebiliyor. Yağmurlardan, barajlardan vb. Geriye kalan enerji ihtiyacının hepsi petrol ürünleri ile temin edilebiliyor. Biz ne kadar petrol kullanımını azaltabilir isek memleketimize o kadar yarar sağlarız. Bu jeotermal petrolden de kıymetli bir olay. Jeotermal açılmamış gonca bir gül. Petrolü çekersin, oradaki rezerv zamanla biter. Jeotermalde yer altından çektiğin suyu bir kilometre ileriden tekrar basarsanız yer altında ısınıp tekrar geliyor.” diye konuştu.

“SAĞLIK SEKTÖRÜNE DE YATIRIM YAPACAĞIZ”

Jeotermal enerji üretirken yer altında saatte 5 bin ton su çektiklerini ve tekrar suyu enjekte ettiklerinin bilgisini veren Balat çektikleri 5 bin ton suyun 100 tonunu, kurmayı düşündükleri termal turizm sektöründe kullanmayı planladıklarını söyledi. 195 dönüm alan üzerine kurmayı planladıkları tesis hakkında Muharrem Balat şu bilgileri aktardı: “Şimdiden sektörün en büyüğü olmaya aday olan bu termal projemizde, tarihi Akharaka kaplıcalarını yeniden canlandıracak, insanları klasik dört duvar arasında yapılan termal hamamdan çıkarıp Ege’nin harika havasında zeytin ağaçları arasında yapılan termal hamamdan çıkarıp Ege’nin harika havasında zeytin ağaçları arasında doğa ile iç içe psikolojik ve bedensel rahatsızlıklardan arınmalarını sağlayacağız.”

“SULTAN SERA’NIN DOMATESLERİ AVRUPA’YA İZİNSİZ GİRİYOR”

Jeotermal enerjiyi seracılık faaliyetlerinde “Sultan Sera” firmasıyla yürüten ve seranın doğa dostu jeotermal kaynaklarla ısıtıldığını, böylelikle seranın ısıtılması sırasında karbon salınımının söz konusu olmadığını belirten Muharrem Balat, “Örnek bir sera yaptık. Mesela bu serada zararlıları öldürmek için ilaç kullanılmıyor. Şu an sadece domates var, o serayı sadece domates için yaptık. Avrupa’nın içine izin almadan 1. sırada girebiliyoruz. Bunun sebebi hem kimyasal madde kullanmadığımız için hem de karbon salınımı yapmadığımız için. Ağırlıklı olarak Hollanda’ya ihracat yapıyoruz. Üretimin yüzde 50’sini de iç piyasaya veriyoruz.” ifadelerini kullandı. Aydın bölgesinin çok verimli olduğunu belirten Balat, planlarını şöyle anlattı: “Aydın bölgesi çok verimli bir bölge. Burada incir, çilek, domates, biber gibi meyve, sebzeleri kurutma tesisi kurmayı düşünüyoruz.”